Günümüzün Anlatıcıları: Nagihan Şahin İle Konuştuk – Söyleşi

Kişiyi yazmaya yönelten temel etken hayaller mi yoksa gelişen şartlar mı? Ya da diğer bir etken… Sizde hangisi daha etkili oldu?

*Bu kişinin içinden gelen bir durum diye düşünüyorum, önüne geçilemez bir arzu, bir iletişim şekli.

Anlatmanın arkaik yanı düşünüldüğünde, anlatının kutsal yanı var gibi görünüyor. Sizce de öyle midir?

*Kutsallık atfetmek istemem. Ama insan olmak demek konuşmak, anlatmak demek bir bakıma, bu yüzden en önemli parçamız. Birbirimizi anlama ve bir arada yaşama yolumuz bu. Biz de bunu yazarak yapıyoruz.

Post modern anlatım imkânları bağlamında metinlerarasılık yanında türlerarasılık da gündemde. Hatta aynı metinde hem modern hem de post modern imkânlar birlikte kullanılabiliyor. Bu konunun bir şablona oturması gerekir mi?

*Ben desem de oturmaz. Öyle bir dönemde yaşıyoruz: Nirengi noktalarının kalmadığı, gerekli sınırların da gereksiz sınırların da yıkıldığı bir dünyada. Benim ölçütüm iyi metin- kötü metin ayrımı yapabilmekte. Kendi içinde tutarlılığı ve bir estetiği olmalı metnin. Niçin okursun? Sana bir şey verir. Bir katkı sunar. Metin, bir yapı, bir organizasyondur. Bunları başarıyor mu? Usta terzi elinden çıkma bir elbise mi giyiyorsun, yamalı bir hırka mı? Yama yerleri göze batmıyorsa sorun yok diyebilirim.

Edebiyat dergilerinde görünüyor musunuz? Görünmek de gerekir mi? Edebiyat dergileriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

*Dergiler önemli. Dergilerde başlanır yazmaya. Köklü dergilerde yazmak, yayınlamak yazara çok şey katıyor diye düşünüyorum. Edebiyat mahallesinin önemli haneleri dergiler. Ben de çeşitli dergilere öykülerimi göndererek başladım. Son dönemlerde ağırlıklı olarak Hece Öykü’de öykülerim yayınlanıyor. Edebiyatta bir kanonlaşma var bildiğiniz gibi. Dergilerin çoğu bir yayınevine ait aynı zamanda. Bu durum normal ama bir yerde kutuplaşma ve kendi kadrosu dışında yazar almama gibi şeyler olabiliyor. Genele bakınca, metinleri yazarından bağımsız olarak, sadece metin olarak değerlendirme basamağına gelemedik henüz diye düşünüyorum. Bir de günümüzde okuyandan çok yazar var deniyor, böyle bir durumda dergilere gönderilen binlerce metni ayıklamak işi de kolay değil.

Sanal ortamla birlikte dergi sayısı ve çeşitliliği de arttı. Küçük küçük de olsa çok site- dergi var. Hemen herkes bir edebiyat sitesi, sanal dergi kurabiliyor. Kısa ömürlü olsa bile yeni basılı dergiler de çıkıyor. Yerini sağlamlaştıranları da var. Bu konuda da ölçütüm yayınlanan metinlerin belli bir edebi elemeden geçirilip geçirilmediği. Yayınladıkları metinlerin kalitesine bakarak o dergi hakkında hemen bir fikriniz oluşur.

Yazarken karşınıza birini alıyor musunuz? Okuyucu yahut hayali bir karakter de olabilir. Yoksa kendiniz mi kendi muhatabınızsınız?

*Yazarken kendim bile olmam ortamda.

Öykü yazmak için en haklı nedeniniz nedir? Yazmasanız ne olur?

* Yazmasam ölmüyorum ama yazmasam olmuyor.

Yazdığınız kurgunun kaderinizi etkileyeceğine inanır mısınız? Böyle bir deneyim yaşadınız mı?

*İlginç bir soru. Düşünmem. Böyle bir deneyim yaşamadım. Ama yazdıklarımız hayattan olduğuna göre…

Öykücüler genelde birbirini sever ama bu eğer bir yarış olsaydı çağdaşlarınızdan kimi geçmek isterdiniz?

*Yarışmaları hiç sevmem. Belli bir türde, ehil olarak, bir özgünlükle yazıyorsanız siz biriciksinizdir. Kendiniz olarak parlarsınız. Böyle olunca da geçmek isteyeceğiniz bir çağdaşınız olmaz.

Hikâye ile öykünün farklı türler olduğuna dair dergiler dosya hazırlıyor ve yazarlar bazen görüş ayrılığına düşüyor. Sizce böyle bir fark var mı? Bu iki kavramla ilgili sizin tanımınız nedir?

*Benim okumaya başladığım dönemlerde böyle bir ayrım yoktu. Sadece hikâye vardı. Sonradan kendimi hikâyeci değil öykücü olarak buldum. Bu tip tartışmalara uzaktan bakıyorum. Ayrım yapılmak istenilen şey, dünya literatürü üzerinde evvelden beri gelen anlatma ile modern kurmaca metni ayırmak isteği mi? Bilmiyorum. Benim işim yazmak.

Öykü yazıyorsunuz ama iyi bir öykü okuru olduğunuzu düşünüyor musunuz? Dergileri takip eder misiniz? Yeni çıkan kitapları alır mısınız? Bir de son çıkanlardan bize önermek istediğiniz öykü kitabı var mı?

* Elbette ki iyi bir okurum, iyi bir öykü okuruyum. Bize okumadan yazamazsınız diye öğrettiler…Daha okuyamadığımız, hakkıyla okuyamadığımız o kadar usta var ki Türk ve dünya edebiyatında…Bir günlüğü, eski bir deneme kitabını okurken edebiyat tarihinde yeri olan bir yazarı, ustayı görüp peşine düşüyorum halen.

Dergileri zaman zaman karıştırırım, yeni çıkanlara bakarım. Tabii o kadar çok kitap yayınlanıyor ki bunun hızına yetişmek çok zor. 2023 yılında akademik kitaplar hariç yaklaşık olarak 33 bin yeni kitap basılmış mesela. Arkadaşlar burada devreye girer, haber verirler. Onların da süzgecinden geçmiş kitaplar listeme girer. Bu noktada günümüz edebiyatının nabzını tutan isimlere de verdikleri emek ve harcadıkları zaman sebebiyle teşekkür etmek gerek.

Son zamanlarda okuduğum iyi öykü kitaplarından biri Beyhan Keçeli’nin kitabı. Diğeri de (geçen sene yayınlanmış olsa da) Emrah Kanlıkama’nın kitabı. İkisi de ilk kitaplar ve farklı üsluplarda yazılmışlar ama çok yetkin buldum.

Kaynak: Kitap Haber

Başa dön tuşu
filipino casino online